Cenab-ı Hak Maun Sûresi’nde şöyle buyurmaktadır:
"Eyvahlar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarında yanlışlar yapmakta, düzeltmeye de gayret göstermemekteler..."
Evet, namazı yanlış kılma alışkanlığında ısrar edenlere eyvahlar olsun!.. ikazı vardır.
İşte böyle bir ikaza müstahak olmamak için ayakların kaldırılmaması gereken secdeyi Efendimiz (sas) bizzat anlatmış, doğru yapılan secdeyi şöyle tarif buyurmuştur:
- Ben yedi aza üzerine secde etmekle emrolundum. Bu yedi aza, eller, dizler, ayaklar ve bir de alın!..
Yani baş secde için yere konulunca, bu yedi aza da birlikte secdeye iştirak edecektir ki, farz olan secde kemaliyle gerçekleşmiş olsun...
Demek ki alın zeminde secdede iken, eller de, dizler de, ayak parmaklarının uçları da zeminde secde halinde olacaklar ve yukarı kaldırılmayacaklardır.
Şayet alın secdede iken, ayak parmaklarının uçları hemen zeminden yukarı kalkmış halde boşlukta ise secde tamam olmamaktadır. Bu namazın sahih olduğunu söylemek de mümkün değildir.
En azından, birden fazla (sübhane rabbiyel ala) denecek kadar ayak parmaklarının uçları, alın secdede iken zeminde dikili durması gerekmektedir ki, yapılan secde tamam sayılsın.
Eğer ayak parmaklarının uçları değil de ayağın sırtı zemine yayılırsa secde yine sahih olmaz. Çünkü secde ancak parmak uçlarının dikili durması halinde secde sayılır. Ayağın sırtının yerde olmasıyla secde tazimi oluşmuş olmaz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: Alın secdede iken ayak uçları da aynı şekilde zeminde dikili halde secdede olmalı, bu halde iken secde tesbihleri üç defa okunmalıdır ki secde kemaliyle gerçekleşmiş olsun...
Secde tesbihini birden fazla söyledikten sonra ayaklar yukarı kaldırılmışsa bu secdenin yine sahih olacağını söyleyenler de vardır.
Secdede dikkat edilecek diğer bir konu da alnın secde yerine temasını önleyen baş giysileri.
Başa konulan takke, terlik, sarık gibi örtüler bazen alnın üzerine kadar iniyor, alnın secdede yere temasını önlüyor. Böylece zeminle alın arasında bir perde oluşturuyor.
Bu durumda alın (hakiki) olarak değil de (hükmen) zemine temas etmiş sayılıyor, secde kerahetten kurtulamıyor...
Öyle ise baştaki örtü, secdede alnın zemine temasını önlememeli, alın hep açık olarak zemine temas etmelidir. Çünkü alnın zemine teması farz, burnun teması vaciptir.
Yeri gelmişken secdedeki tesbih sayılarına da bir işarette bulunayım.
İmam olan zat, rüku ve secde tesbihlerinde üçü geçmemeli, cemaatin zorlanmasına sebep olmamalıdır.
Ancak tek başına kılanlar bu tesbih dualarını üç, beş, yedi kere de söyleyebilirler.